
Berna Can-Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen dördüncü ekonomi olarak gösterilmesi, siyasi iletişim açısından “büyük zafer” gibi sunuluyor. Hükûmetin toplantılarında, Mehmet Şimşek’in konuşmalarında sık sık yinelenen “Türkiye güven veriyor, güçlü büyüyor” cümleleri de bu gösterişli tabloyu tamamlıyor. Ancak o parlak cümlelerin altını kazıdığınızda, karşınıza gerçeğin bambaşka bir yüzü çıkıyor: Ekonomi kâğıt üzerinde büyüyor, halkın hayatı ise küçülüyor.
8 Aralık 2025’te başlayacak TBMM bütçe görüşmeleri de tam bu nedenle kritik. Çünkü o gün Meclis’te konuşulacak rakamlar, aslında bugün saklanan gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyacak: Türkiye’nin büyüme hikâyesi vitrine ait; mutfağa değil.
Büyümenin Kaynağı Üretim Değil, Tüketim
Ekonominin üçüncü çeyrekte %3,7 büyüdüğü açıklandı. Ancak büyümenin kaynağı, üretim değil; vatandaşın tüketimi. Alım gücü düşmüşken, borçlanma artmışken, market fiyatları fırlamışken hâlâ tüketimin “büyümeyi sürükleyen unsur” olarak açıklanması, aslında krizin büyüklüğünün sessiz bir itirafı. İthalat büyüyor, ihracat geriliyor, iç talep köpürtülüyor… Bu tabloya rağmen “ekonomik başarı” manşetleri atılıyor.
Burada asıl problem, Mehmet Şimşek’in ekonomi politikasının yalnızca piyasalara güven verme üzerine kurulması.
“Yabancı yatırımcıya güven” var, evet. Ama vatandaşa güven, vatandaşa nefes, vatandaşa refah yok.
Enflasyonun %32,87 olduğu bir ülkede büyümeden söz etmek mümkün değildir.
Bu oran TÜİK’in resmî verisidir — gıda enflasyonunun çok daha yüksek olduğuysa hayatın içinden bilinen bir gerçek. Pazardan çıkan kadın, mutfakta alışveriş yapan emekli, asgari ücretle ay sonunu getirmeye çalışan işçi; onların enflasyonu 32 değil, 60’tır, 70’tir, 90’dır.
Yani büyüyen ekonomi değil, hayat pahalılığıdır.
Tarım Çöküyorsa Ekonomi Ayakta Duramaz
Bu gerilimin en görünür olduğu yer ise tarımdır.
Tarım sektörü bu yıl %12,7 daraldı. Bu yalnızca ekonomik bir düşüş değildir; bu, bir ülkenin gıda bağımsızlığının tehlikeye girmesi demektir. Tarım çökerse, büyüme hiçbir anlam taşımaz. Market fiyatları artar, gıda enflasyonu patlar, toplumun en kırılgan kesimleri daha da yoksullaşır.
Tarımın daraldığı bir ülkenin büyümesini övmek; evin çatısını boyarken temelinin çürümesini görmezden gelmek gibidir.
8 Aralık’ta Meclis’te başlayacak bütçe görüşmeleri bu yüzden önemli.
Çünkü o gün, bu ülkenin geleceğini belirleyecek asıl başlıklar masaya gelecek:
Tarım desteği ne kadar?
Sosyal yardım bütçesi ne kadar?
Yoksullukla mücadele için ne ayrıldı?
Eğitim ve sağlık kaynağı ne kadar arttı?
Eğer bütçe yine yüksek faiz – düşük destek – sınırlı sosyal harcama üçgeni üzerine kurulursa, bugün “başarı” diye anlatılan büyüme hikâyesi yarın siyasi bir sorumluluk olarak geri döner. Çünkü halkın cebini büyütmeyen büyüme, bir gün mutlaka siyasetçinin önüne konur.
Bugün Türkiye OECD listelerinde yukarıda görünebilir.
Ama gerçek başarı, uluslararası grafiklerde değil; halkın evindeki tencerede ölçülür.
Sofra küçülüyorsa, ekonomi büyümüyor demektir.
Tarım daralıyorsa, ülke daralıyor demektir.
Enflasyon %32’yi aşıyorsa, refah yükselmiyor demektir.
Büyüme rakamlarını vitrine koyup halktan gerçeği saklamanın artık bir karşılığı yok. Çünkü bu ülke çok açık bir gerçeklikle karşı karşıya: Halkın hayatı daralırken ekonominin büyüdüğünü anlatmak, artık kimseye inandırıcı gelmiyor.

Genel Yayın Yönetmeni
Kurumsal İletişim | Medya ve Siyaset Danışmanı | TV Program Yapımcısı | Akademisyen
Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi doktora derecesi ve Marmara Üniversitesi İşletme Ekonomisi lisans eğitimi ile kariyerini şekillendirmiştir. 15 yılı aşkın süredir medya, kurumsal iletişim ve siyasal danışmanlık alanlarında aktif rol almaktadır.
Rudaw TV, CNN Türk, Tele1, Halk TV ve Flash Haber gibi önemli medya kuruluşlarında program yapımcılığı ve koordinatörlük görevlerinde bulundu. Aynı zamanda birçok yerel ve ulusal medya platformunda köşe yazarlığı ve içerik yöneticiliği yapmaktadır.
Medya okuryazarlığı, siyasal iletişim, içerik üretimi ve kurumsal medya stratejileri konularında hem sahada hem akademide etkin olarak çalışmakta; aynı zamanda eğitim ve danışmanlıklar vermektedir.






